29 Aralık 2012 Cumartesi
eskisi kadar sık yazamıyorum, o kadar çok kafam dağıldı ki, kalple beyin arasındaki damarların ordan alınması gibi, eskisi kadar okuyamıyorum eskisi kadar müzik dinleyemiyorum, arada bir kafama eser bir kadeh içki içerdim onu da yapamıyorum, insan hayatın bi tarafından tutmaya çalışırken tam asılmışken ve hayat onu yukarı doğru çekerken ayağının altından neler kaçıyor bilemiyor ve en kötüsü sevdiğini kırmak, üzmek; olduğundan farklı olmak yada görünmek, hayatı kaçırırken hayatın başka yüzünü görmek sanırım herşeyden uzaklaşmak en başa dönmek sevdiğimle küçücük ve umutlu bir dünya kurmanın zamanı geldi, hissetmek için küçücük şeyleri her vakit görmek gerek, görmekse bazen bir ses tonunda bazen az bir rakıda, bir şişe birada, bir nefes sigarada... umut aslında önümde hep önümüzde
23 Aralık 2012 Pazar
bazen çocukluğum gözünün önüne geliyor, halbuki o günler keşke büyüsek diye söylenirdik içimizden o kadar kanıksamışız ki bunu çocukluk anılarımız bile silinmiş gözümüz önünden
bir çocuk sesinde hatırlıyorum o günleri tekrar
bir oyunda bir kavgada şimdi de büyük günlerim gelmiyor aklıma
duygularımı ağlamaları şarkıları hatırlıyorum ve yeniden doğuyor gibiyim
kalbim temiz ise hiç kirlenmesin
can çıkar bedenden ama yeniden hayat bulabilir kalbim
çocuk kalbim kaybetmesin hislerini bazen yanan kalbim yanmasın bir daha ve yeniden hep hatırlasın güzellikleri
allahım yardım et
güzelliklerden mutluluklardan başka birşey girmesin kalbime
tıpkı eylülle yağmurun buluşması
tıpkı toprak kokusu
ve küçük dünyamdaki büyük aşk gibi...
büyük insanın vuslat günü hatrına...
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme. Başka Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı? Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme. Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru. Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme. Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için... Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme. Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi, Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme. Sen Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme. Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan. Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme. Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer; Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme. Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi, Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme. Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize, O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme. Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle. Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme. Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı. Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme. İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil. Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme |
Mevlana Celaleddin Rumi
|
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)