20 Mart 2013 Çarşamba

bazen istemek değil yapmak açar insanın gözünü

göz açılınca yürek açılırmış meğerse

çocuk iyiyle kötüyü ayırt etmeye başlarmış meğerse

her şey boş sensiz bir an bile boş kalabalıkta susan bir dil, düşünen bir beyin o an anlamak hasreti o an anlamak yüreği

yazmakla güç bulurmuş ya insan, yazılanları okuyunca daha da güçlenirmiş meğerse...

beklentisiz beklemek zormuş meğerse

yaptıklarından niye vazgeçer insan?

suya birşey atıldığında onun iyi yada kötü olduğuna bakmadan bulanırmış o su, halbuki berraklaşırmış bekleyince

iki kelime sözle kalp bembeyaz, bir şarkıyla dupduru olurmuş kalp

hasretlik nolacak peki

ben biliyorum artık hasretliğin sonunu

"ter döküyor dört duvar ter bense beklerim bir gün mutlaka
ters dönecek anahtarlar bir gün elbet çıkacaksın ışığa
sen aydınlığa ben sana hasret
gel eritir demirleri bendeki ateş" 


3 Ocak 2013 Perşembe

tüm hayatın acımasızlığını yükünü bir kız çocuğunda görmek o kadar acı ki, bunun yaşı yok bazen yedisinde bazen yetmişinde karşına her an çıkabiliyor.

- al bu deftere hatıralarını yazarsın 
-hatıra?
-anıların geçmişin dünün...
-öğretmenim bir tanecik babam vardı o da öldü gitti.

derin sessizlik, gülmekle ağlamak arasında kalmak, o anı unutmak unutturmak unutturmaya çalışmak beyninden çıkarmak kalbinden çıkarmak...

kader mi bu, yedi yaşında bir kızın düşünmesi yaralanması kader mi sadece?
belki bu kızın kaderini değiştiremeyiz ama değiştireceğimiz bir sürü şey vardır
belki zamanla unutur o da ya da kaderini değiştiremese bile değiştireceği bir sürü şey vardır 

biz de buna yardımcı olmak için yok muyuz
onların hüzünlü anında mutlu anında yanında olmak için de vardır aslında öğretmenler...

29 Aralık 2012 Cumartesi

eskisi kadar sık yazamıyorum, o kadar çok kafam dağıldı ki, kalple beyin arasındaki damarların ordan alınması gibi, eskisi kadar okuyamıyorum eskisi kadar müzik dinleyemiyorum, arada bir kafama eser bir kadeh içki içerdim onu da yapamıyorum, insan hayatın bi tarafından tutmaya çalışırken tam asılmışken ve hayat onu yukarı doğru çekerken ayağının altından neler kaçıyor bilemiyor ve en kötüsü sevdiğini kırmak, üzmek; olduğundan farklı olmak yada görünmek, hayatı kaçırırken hayatın başka yüzünü görmek sanırım herşeyden uzaklaşmak en başa dönmek sevdiğimle küçücük ve umutlu bir dünya kurmanın zamanı geldi, hissetmek için küçücük şeyleri her vakit görmek gerek, görmekse bazen bir ses tonunda bazen az bir rakıda, bir şişe birada, bir nefes sigarada... umut aslında önümde hep önümüzde

23 Aralık 2012 Pazar

bazen çocukluğum gözünün önüne geliyor, halbuki o günler keşke büyüsek diye söylenirdik içimizden o kadar kanıksamışız ki bunu çocukluk anılarımız bile silinmiş gözümüz önünden
bir çocuk sesinde hatırlıyorum o günleri tekrar
bir oyunda bir kavgada şimdi de büyük günlerim gelmiyor aklıma
duygularımı ağlamaları şarkıları hatırlıyorum ve yeniden doğuyor gibiyim 
kalbim temiz ise hiç kirlenmesin
can çıkar bedenden ama yeniden hayat bulabilir kalbim 
çocuk kalbim kaybetmesin hislerini bazen yanan kalbim yanmasın bir daha ve yeniden hep hatırlasın güzellikleri

allahım yardım et
güzelliklerden mutluluklardan başka birşey girmesin kalbime
tıpkı eylülle yağmurun buluşması 
tıpkı toprak kokusu
ve küçük dünyamdaki büyük aşk gibi...

büyük insanın vuslat günü hatrına...

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.

Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme

Mevlana Celaleddin Rumi

14 Aralık 2012 Cuma

"kimseye etmem şikayet
 ağlarım ben halime
 titrerim mücrim gibi
 baktıkça istikbalime"

17 Kasım 2012 Cumartesi

eksik kaldığını bilmek hayatta...
doldurmaya çalışırken aslında boşalttığını düşünmek...
yokluğunu hissettirmemek isterken en ağır şekilde hissettirmek...
sıradanlaşmak mıdır herbişeylere
yoksa sıradanlaştırdığını mı hissettirmek herşeye...
halbuki bunları istemem ki ben
kalbim büsbüyük benim tıpkı sen gibi...
gözlerim bakar kör olmadı hiç bir zaman
hatalarım oldu ama olduğunu hep bildim...
ben kötü değilim
kötülük yapmadım kalbime ihanet etmedim gözlerimi yalancı etmedim
sevmek dünyanın en güzeli
aşık olmak kalbimizi daha da büyütürken
hayata baştan sarılmak gerekir
niye mi
sadece hayaller için....

2 Kasım 2012 Cuma

çocukluğumu yıllardır hatırlamıyordum, buraya geldikten sonra artık canlandırıyorum gözümde... belki deniz yoktu benim şehrimde ama yaşam alanı küçük yerlerde hep aynı, bir kaç ay önce sorsanız yağmur yağınca ne yapardın diye bilmiyorum derdim burada çocuklar yağmur yağınca mantara çıkıyorlar biz de salyangoz toplardık, hatırlıyorum artık gözümün önünde geçiyor bir ağaç yeşilinde, toprak kokusunda, soba dumanında, yağmurda....

neler etmişiz biz kendimize, nelerden vazgeçmişiz, nasıl değişmişiz...
hayatın ipini çekiştirirken hala neler kaybediyoruz...
üstelik bazen kaybetmeye imreniyoruz...
bir çocuk gülümsemesinde kalsak ya biz
herkes gibi olmak değil kendin gibi olmak bizi güzel eder, hayatın ipini tutmak değil, o ipte çocuklar gibi atlamak gülmek yakışır bize....

yapabilir miyiz bunu? kirlenmeden kalabilir miyiz?

mantık kalple bir arada değil midir

özlemek güzel mi kötü mü dünü bugünü
özlemek sevdiğinin kokusunu
özlemek özlemli gözleri
hayatın iyisi mi kötüsü mü