31 Mart 2012 Cumartesi

uyku...

gözlerimi açtım....

etraf hiç görmediğim yeşilliklerle dolu, hiç görmediğim ağaçlar renkler, hiç güzelliğini görmediğim canlıların sesleri mi görüntüleri mi, aldığım nefes başka nefes. bir ağaç üstünde bir not...

""belki yağmura da gerek kalmazdı, insanlar bu kadar kirli olmasaydı.."


düşündürüyor beni, kimsecikler yok ama bu not...


üstümde hiç giymediğim kıyafetler, almak istediğim gömlek gibi, burnumda tatlı soluk...
kimsecikler yok hala adım atmaya mecalim yok, sanki ben yokum, üstümdeki telaşta yok, kaygıda yok, hüzünde yok, bugüne kadar boşa hüzünlenmişim gibi hayat boşa sesimi yükseltmişim, kırgınlıklarım kırdıklarım boşa..


nefes derin alınamayacak kadar tatlı, o zevki tatmak kadar güzeli olmaz olamaz gibi...


o yeşil yerlerin ucu bucağı yok, hayvanlar bir kayboluyor, sonra yeniden gülümsetiyorlar ...


bir kaç adım sonra yerde yazanlar, aklıma O geliyor...


"geleceğim, bekle dedi, gitti.. 
ben beklemedim, o da gelmedi. 
ölüm gibi bir şey oldu.. 
ama kimse ölmedi."

kalbim hızla çarpıyor ama kalbim...

gözlerimi açıyorum...

başucumda herkes ağlıyor gibi...

-Duyanınız var mı beni?

Ağlamak ağlamak güzel şey ama niye ağlıyorsunuz, hayat hüzünlenmeyecek kadar kısa, gülünmeyecek kadar çekilmez mi?
Zaman değerli değil mi?
Çok terledim, niye bu kadar kalabalık burası?

"geçmiş.. bakmasan da var. bakma.
gelecek.. bakarsan yok. bakma.
önüne bak."

şairin sözlerini yazıyorum kağıda, alın alın okuyun bunları istiyorum...

Beyazlar kirlenir, beyaz örtü kullanmadım ben hiç, kullanmakta istemiyorum, zaten sıcak burası örtmeyin...

Evet çıkartın onları dışarı, gece geç uyudum, dinlenmem gerek...

Hüzünlüyüm günlerdir, kırdığım için, yapmamam gerekenleri yaptığım için
Uyumak iyi gelir mi?
gelir dediler, sıcakta olsa uyurum ki ben...

hüzünlenmek istemiyorum gülmek, daha çok sevmek istiyorum

dışarda ağlama sesleri duymak istemiyorum...

noldu ki ağlıyorlar, üzülmesin kimseler hiç bişiye...

dün hüzünlüydüm
bugün umutlu olmak istiyorum ben 
yarında 
ertesi günde
beni görenin gülmesini
beni hatırlayanın tebessüm etmesini 

gözlerimi açtım...

olabildiğine umut, olabildiğine güzellik

hava sıcak
evet terledim sanırım ama mecalim yok
yıkanmak iyi gelecek

sevdiklerim sevdiklerim
kırdıklarım
umutlarım 
hayallerim
çabaladıklarım
aklımda aklımda

toprak soğuk
hava sıcak
yağmur kokusu
havanın mavi kokusu
ben hiç görmemiştim bu taşı
ben iyi olan ben
ben kötü olan ben

hayallerim 
umutlarım

gözümü açtım...
yanımda umut
yanımda kızım
yanımda eşim

gözümü açtım
karanlık
toprak kokusu

gözümü açtım...
hayallerim
ve söz 
ve söz ki umutlarım
ve söz ki sadece sen sadece sen güzel Sevgili'm





26 Mart 2012 Pazartesi

İnsanların fikirleri vardır, akıllarının mantıklarının sonucu fikirlerdir, fikirleri bir sürü şey etkiler, mesela gittiğin gördüğün yerler, büyüdüğün yerler, okuduğundan izlediğine hepsi ama hepsi, duyguların düşüncelerin kalbin vicdanın, mesele bir yere saplanıp kalmamak, saplanıp kalanlara noldu mu? Ya vatan haini dendi, ya da kahraman; bir süre sonra da tam tersi bunların hiç biri olmadıysa kendilerini umutsuzluk deryasında bir su parçası olarak gördüler, ya da tam tersi değil mi?  Ya aşktan sevgiden zevk aldılar, ya da nefret ettiler; ya hayat çok güzeldi, ya da bir cehennem; bunların hepsi onların elindeydi, bizlerinde elinde, elinde değil mi?

ben mi?

ben gönlü sağda, fikirleri solda
bazen gönlü solda, fikirleri sağda
hayata dik durmaya çalışan
hayatta ezilen
Allah'a karşı olanları eleştiren
İslam'ı kullananları boğmak isteyen
Sağcıları haksız bulan
Solculara komünist diyenlere karşı
İnsanlarla yaptığım iyiliği konuşmayı sevmeyen
Konuşanlardan tiksinen
Başkalarına hava atan
Dik bakan
-ki bazen öz babam
insanlardan tiksinen
ama bunlarda gerçekte var kendi ailende dahil
ve öyle kabul eden;
kendi hayatını
kendi bacaklarını 
en baştan yapan
-ki hayata dik durabilmek isteyen
temiz hayatta sıradan bir insan olmak isteyen
bir öğretmenim
bir insanım 
ve en başta insanım...

hayata nasıl bakmalıyız
hayata üstad gibi bakmalıyız
her bir satırından ders çıkararak
ve bunu hayatımızda uygulayarak ...


"
YAŞAMAYA DAİR

YASAMAK SAKAYA GELMEZ,
BÜYÜK BİR CİDDİYETLE YASAYACAKSIN
BİR SİNCAP GİBİ MESELA,
YANI, YASAMIN DIŞINDA VE ÖTESİNDE HİÇBİR ŞEY BEKLEMEDEN
YANI, BÜTÜN İŞİN GÜCÜN YASAMAK OLACAK.

YAŞAMAYI CİDDİYE ALACAKSIN,
YANI, O DERECEDE, ÖYLESİNE Kİ,
MESELA, KOLLARIN BAĞLI ARKADAN, SIRTIN DUVARDA,
YAHUT, KOCAMAN GÖZLÜKLERİN,
BEYAZ GÖMLEĞİNLE BİR LABORATUARDA
İNSANLAR İÇİN ÖLEBİLECEKSİN,
HEM DE YÜZÜNÜ BİLE GÖRMEDİĞİN İNSANLAR İÇİN,
HEM DE HİÇ KİMSE SENİ BUNA ZORLAMAMIŞKEN,
HEM DE EN GÜZEL,
EN GERÇEK ŞEYİN YASAMAK OLDUĞUNU BİLDİĞİN HALDE.

YANI, ÖYLESİNE CİDDİYE ALACAKSIN Kİ YASAMAYI,
YETMİŞİNDE BİLE, MESELA, ZEYTİN DİKECEKSİN,
HEM DE ÖYLE ÇOCUKLARA FALAN KALIR DİYE DEĞİL,
ÖLMEKTEN KORKTUĞUN HALDE ÖLÜME İNANMADIĞIN İÇİN,
YASAMAK, YANİ AĞIR BASTIĞINDAN.
1947
(2)

DİYELİM Kİ, AĞIR AMELİYATLIK HASTAYIZ,
YANI, BEYAZ MASADAN
BİR DAHA KALKMAMAK İHTİMALİ DE VAR
DUYMAMAK MÜMKÜN DEĞİLSE DE BİRAZ ERKEN GİTMENİN KEDERİNİ
BİZ YİNE DE GÜLECEĞİZ ANLATMAN BEKTAŞİ FIKRASINA,
HAVA YAĞMURLU MU, DİYE BAKACAĞIZ PENCEREDEN,
YAHUT DA YİNE SABIRSIZLIKLA BEKLEYECEĞİZ
EN SON AJANS HABERLERİNİ.

DİYELİM Kİ, DÖVÜŞÜLMEYE DEĞER BİR ŞEYLER İÇİN,
DİYELİM Kİ, CEPHEDEYİZ.
DAHA ORDA İLK HÜCUMDA, DAHA O GÜN
YÜZÜKOYUN KAPAKLANIP ÖLMEK DE MÜMKÜN.
TUHAF BİR HINÇLA BİLECEĞİZ BUNU,
FAKAT YİNE DE ÇILDIRASIYA MERAK EDECEĞİZ
BELKİ YILLARCA SÜRECEK OLAN SAVASIN SONUNU

DİYELİM Kİ, HAPİSTEYİZ,
YASIMIZ DA ELLİYE YAKIN,
DAHA DA ON SEKİZ SENE OLSUN AÇILMASINA DEMİR KAPININ.
YİNE DE DIŞARIYLA BERABER YASAYACAĞIZ,
İNSANLARI, HAYVANLARI, KAVGASI VE RÜZGARIYLA
YANI, DUVARIN ARKASINDAKİ DIŞARIYLA.

YANİ, NASIL VE NERDE OLURSAK OLALIM
HİÇ ÖLÜNMEYECEKMİŞ GİBİ YAŞANACAK...

Nazım Hikmet





25 Mart 2012 Pazar

pencerenin önüne bir kaç kırıntı koydum, diyorum ya kuş olmak o kadar güzel, sadece onu ordan alıp karnını doyurma derdinde ve bunu yaparken sen ona döndüğünde kaçıp gitmek, düşünmemek, akla sahip olmamak böyle birşey, sadece küçük şeyler için yaşamak, aklında bin bir sorunun volta atması... sadece berraklaşmak nasıl birşey? kuşlar gibi berraklaşmak

"şiirler yazdım, kitaplar okudum
elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum
derinlerde kaldım böyle bir zaman
kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum." E.C

kuşlar gibi davranmak nasıl birşey?

24 Mart 2012 Cumartesi

usulca

Güneş geldiği yeri giderken, yıldızların henüz kendilerini göstermeye başlamışken yürüyorum sadece kendimin o yolda yürüdüğünü hissederek yürüyorum, kafam bi dünya yürüyorum, aklımdan neler geçiyor ben bile hatırlamıyorum, bence her insana olur, o kadar düşünce geçer ki aklından, onları tek tek sıralamaya başlasan ben neymişim dersin zaten içinden seçtiklerimiz hayallerimiz, seçemediklerimiz hayatın kendisi olmaz mı?

Yürüyorum kafam bi dünya... Karşımda iki çocuk, okul kıyafetleri birbirlerini tekmelemeye, yumruk atmaya başlıyorlar, o düşündüklerimin hepsi hani olur ya filmlerde dizilerde puff diye uçuverdi, onlara odaklandım, onların güldüklerini gördüm, akıllarının hala bakire olduğu apaçık belliydi; onlar gülüyordu, eğleniyordu, nefes nefese kaldılar mutluluktan, ben yanlarından geçerken, öyle herkesin göremeyeceği sote yerler olur ya, orda sigaralarını yakmaya uğraştılar, benden de tedirgin oldular, sanırım ya tanıdıklarıysam diye düşündüler, hepimize oldu, sanırım mutluluk herkesin göremeyeceği yada görmelerini istemediğimiz şeyleri yapmakta saklı; bi köşebaşında sigara içmek, sevdiğinle kimsenin seni duymayacağı yerde konuşmak, gizlice okuldan kaçmak vs vs. büyüdükçe kalabalıklaşıyor insan, büyüdükçe zihni çoğalıyor, o anı o an yaşayamıyor, sanırım bunu becerebildiğimiz gün daha güzel olacağız, hayatın kokusunu ve rengini birleştirdiğimiz gün o an da olacak ve o anı birkere yakalayabildiğimizde hep yakalayabileceğiz...

Yeni nesilde birçok şey kayboluyor, birçok şey hala yaşıyor, yeni nesil değişiyor ya biz?

O anı yakalayabileceğiz mi?

2 Mart 2012 Cuma

mutluluk.

En mutlu olduğunuz an bir an'dan ibaret değildir birçok anın bir araya gelmesiyle sizin yüzünüzde küçücük bir tebessüm oluşur, bazen o tebessümler gerçek bir duyguyla birleşirse mutlu oluruz; düşünsenize bu çok uzun bir zamandır her şey bizim elimizde gibi gelir, birşeylerin birleşmesi zaman alırken, bu mutluluğun bozulması küçücük bir şeyle olabilir, çocuklar kumsalda kocaman bir kumdan kale yaparlar, bir tek taş parçası o kocaman kaleyi yıkar, mutlulukta böyle değil mi? Ama bazı çocuklar o kaleye kendisi taş atar, buna sevinir mi? İstemeyerek   hangi çocuk o kuleye taş atmıştır ki?

Gerçekten mutlu olduğunu nasıl anlarsın?

Yatağına uzandığında , gözlerini kapadığında, içinde bir dinginlik hissediyorsun o zaman mutlusundur

Basit mi bu kadar?

O dinginliği hissetmek için önce bir sürü şeyi bir araya getirmeli ve onu kendi kendinede yıkmamalısın, bunu yapmak için kaidelere uyman gerekir mi?

Hayır.

Kalbini dinle yeter.